ÜLKELERİN NÜFUS POLİTİKALARI Nüfusun miktarına ve niteliğine yönelik alınabilecek önlemlerin tümüne nüfus politikası denir. Çok uzun bir geçmişe dayanan nüfus politikaları, eskiden salgın hastalıklar ve savaşlar sonucu azalan nüfusu dengelemek amacıyla uygulanırken günümüzde ülkelerin sahip olduğu ekonomik gelişmişlik seviyelerine göre şekillenmektedir. Nüfus politikalarının ilki, sahip olunan kaynaklara oranla nüfus miktarının çok fazla olduğu ya da ekonomik büyümeye oranla nüfus artış hızının çok yüksek olduğu yerlerde nüfus artış hızının düşürülmesini amaçlayan politikalardır. Günümüzde Bangladeş, Nijerya, Endonezya ve Hindistan bu politikaları uygulayan ülkelerden bazılarıdır. Sahip olunan kaynaklara oranla nüfusun az olduğu ya da ekonomik büyümeye oranla nüfus artış hızının düşük olduğu yerlerde nüfus artış hızını yükseltmeyi amaçlayan politikalardır. Günümüzde bu politikaları uygulayan ülkelerden bazıları Batı Avrupa ülkelerinin büyük bir kısmıyla Rusya, Avustralya ve Japonya‘dır. Sahip olunan kaynaklarla nüfus miktarının ya da ekonomik büyümeyle nüfus artış hızının paralel olduğu yerlerde uygulanan mevcut nüfusu koruma ve nitelik yönünden iyileştirmeyi amaçlayan politikalardır. Günümüzde Meksika, Arjantin ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi gelişmekte olan ülkelerin büyük bir kısmı bu politikaları uygulamaktadır. Demograflara göre Avrupa ülkelerinde etkin nüfus politikaları geliştirilememesi hâlinde nüfus miktarları azalacaktır. Bu demografik sorunun çözümü için özellikle Batı Avrupa ülkeleri (Fransa, Almanya, Portekiz vb.), nüfus artış hızını yükseltmeyi amaçlayan nüfus politikaları uygulamaktadır. Japonya Nüfus artış…
Japonya’da, hafta sonu başkent Tokyo ile ülkenin doğu kesimlerinde etkili olan Hagibis tayfununun son 60 yılın en şiddetli tayfunu olduğu söyleniyor. The Guardian’ın haberine göre Japonya’da geçtiğimiz hafta sonu etkisini gösteren ve son 60 yılın en şiddetli tayfunu olduğu söylenen Hagibis tayfununda en az 28 kişi hayatını kaybetti. 18 kişi kayıp, 177 kişi ise yaralı. Cumartesi günü Japon Meteoroloji Ajansı Tokyo, Kanagawa, Saitama, Gunma, Yamanashi ve Nagano’da yaşayanlar için beşinci seviyede uyarıda bulundu ve daha güvenli bölgelere geçmeleri çağrısında bulundu. Japon yayın kuruluşu NHK’nın haberine göre yetkililer 6 milyondan fazla insan için tahliye çağrısında bulundu. 270 binden fazla evin elektriğinin kesildiği ve 80 kişinin de yaralandığı ifade edildi. Tayfun 1958’teki Ida tayfununa kıyasla saatte 200 kilometre hıza ulaşabilecek rüzgar üretme kapasitesine sahip. 1958 yılında, Hagibis gibi Pasifik Okyanusu’nun batısında yaşanan Ida tayfununda 1200 kişi hayatını kaybetmişti. Hagibis tayfununda ise Japonya’nın erken uyarı sistemleri ve sağlamlaştırılmış yapıları sayesinde bu kadar fazla kayıp yaşanmadığı belirtiliyor. Hagibis gibi tayfunlar ve fırtınaları artık daha çok yaşıyoruz ve yaşayacağız. Eylül ayında da Bahamalar’da başlayan Dorian Kasırgası, ABD, Florida’nın doğu kesimlerine kadar ilerlemişti ve Hagibis’te yaşanandan daha fazla yıkıma sebep olmuştu. Kaynak: İklimhaber.com
Japonya Çevre Bakanı Yoşiaki Harada, Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi’nin (Tepco), Fukuşima Nükleer Santrali’ndeki radyoaktif suyu doğrudan Pasifik Okyanusu’na boşaltmak zorunda kalacağını söyledi. Japonya Çevre Bakanı Yoşiaki Harada, Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi’nin (Tepco), Fukuşima Nükleer Santrali’ndeki radyoaktif suyu doğrudan Pasifik Okyanusu’na boşaltmak zorunda kalacağını söyledi. JapanTimes’ın haberine göre, Harada düzenlediği basın toplantısında, Fukuşima’nın 2011 yılındaki deprem ve tsunami sırasında hasar gören santralde tanklarda depolanan radyoaktif su için “tek seçeneğin denize tahliye etmek olduğunu” ifade etti. Harada, Japonya’da yarın yapılması planlanan kabine değişikliğinden önce icraatlarını ele aldığı toplantıda, Japon hükümetinin, radyoaktif suyun denize tahliyesini tartışacağını, sadece bu konudaki fikrini dile getirdiğini kaydetti. Japonya Çevre Bakanı öte yandan radyoaktif suyun ne kadarının denize tahliye edilmesine ihtiyaç duyulduğu konusunda açıklama yapmadı. Tepco, 2011 yılında deprem ve tsunaminin yol açtığı nükleer felaketten bu yana soğutma borularından çıkan bir milyon tondan fazla radyoaktif suyu biriktirdi. Şirkete göre, santralde tanklarda saklanan radyoaktif su için 2022 yılına kadar yer kalmayacak. Tepco yetkileri ise Çevre Bakanı Harada’nın açıklamasına ilişkin yorumda bulunmadı. Japonya’da 11 Mart 2011’de meydana gelen 9 büyüklüğündeki deprem ve sonrasında oluşan tsunami, Fukuşima Nükleer Santrali’nde radyoaktif sızıntıya neden olmuştu. Olayda santraldeki 4 nükleer reaktöründen 3’ü zarar görmüş, çevrede yaşayan on binlerce kişi sızıntı sonrası evlerini terk etmek zorunda…