ÜLKELERİN NÜFUS POLİTİKALARI
Nüfusun miktarına ve niteliğine yönelik alınabilecek önlemlerin tümüne nüfus politikası denir. Çok uzun bir geçmişe dayanan nüfus politikaları, eskiden salgın hastalıklar ve savaşlar sonucu azalan nüfusu dengelemek amacıyla uygulanırken günümüzde ülkelerin sahip olduğu ekonomik gelişmişlik seviyelerine göre şekillenmektedir.
Nüfus politikalarının ilki, sahip olunan kaynaklara oranla nüfus miktarının çok fazla olduğu ya da ekonomik büyümeye oranla nüfus artış hızının çok yüksek olduğu yerlerde nüfus artış hızının düşürülmesini amaçlayan politikalardır. Günümüzde Bangladeş, Nijerya, Endonezya ve Hindistan bu politikaları uygulayan ülkelerden bazılarıdır.
Sahip olunan kaynaklara oranla nüfusun az olduğu ya da ekonomik büyümeye oranla nüfus artış hızının düşük olduğu yerlerde nüfus artış hızını yükseltmeyi amaçlayan politikalardır. Günümüzde bu politikaları uygulayan ülkelerden bazıları Batı Avrupa ülkelerinin büyük bir kısmıyla Rusya, Avustralya ve Japonya‘dır.
Sahip olunan kaynaklarla nüfus miktarının ya da ekonomik büyümeyle nüfus artış hızının paralel olduğu yerlerde uygulanan mevcut nüfusu koruma ve nitelik yönünden iyileştirmeyi amaçlayan politikalardır. Günümüzde Meksika, Arjantin ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi gelişmekte olan ülkelerin büyük bir kısmı bu politikaları uygulamaktadır.
Demograflara göre Avrupa ülkelerinde etkin nüfus politikaları geliştirilememesi hâlinde nüfus miktarları azalacaktır. Bu demografik sorunun çözümü için özellikle Batı Avrupa ülkeleri (Fransa, Almanya, Portekiz vb.), nüfus artış hızını yükseltmeyi amaçlayan nüfus politikaları uygulamaktadır.
Japonya
Nüfus artış hızının düşmesi sorununa çözüm arayan ülkelerden biri de Japonya’dır. Doğu Asya’da bir ada ülkesi olan Japonya, Batı Avrupa ülkelerinin aksine dışarıdan göç yoluyla çok fazla nüfus almaz. Bununla birlikte son yıllarda nüfus artış hızının eksi değerlere düşmesi, nüfus miktarında azalmaya neden olmuştur (2010 yılından itibaren nüfus miktarı azalmaya başlamıştır.).
- Dönem: XIX. yüzyılın tamamıyla XX. yüzyılın başlarını kapsayan bu dönemde Japon liderler, aileleri çok çocuklu olmaları konusunda teşvik ederek aile planlamasına karşı çıkmışlardır.
- Dönem: Japonya, II. Dünya Savaşı’ndan sonra hızlı bir ekonomik kalkınma sürecine girerek dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri hâline gelmiştir. Ekonomik gelişmişlik çeşitli sosyal değişimleri de beraberinde getirmiştir. Bu değişimlerin en belirgini ise nüfusun özelliklerine dair yaşanan değişimdir. Teknolojik imkânlar; sağlık hizmetlerinin iyileşmesine katkı sağlayarak doğum oranlarının daha fazla artmasına, ölüm oranlarının azalmasına ve ortalama yaşam süresinin uzamasına neden olmuştur. Nüfus artış hızı beklenenden çok fazla olunca 1950’li yıllardan itibaren nüfus artış hızını azaltmaya yönelik politikalar uygulanmaya başlanmıştır. Bu politikaların etkisiyle sıkı bir aile planlaması uygulanmış ve bunun sonucunda 1980’li yılların başında nüfus artış hızı ‰10’un altına düşmüştür.
- Dönem: 1990’lı yıllara gelindiğinde nüfus artış hızındaki düşüş devam etmiş ve bu durum, Japon hükûmetlerinin yeni nüfus politikaları geliştirmesine neden olmuştur. Bu nüfus politikaları; evlilikleri teşvik ediyor, çocuk sahibi olan ailelere çocuk yetiştirme konusunda danışmanlık hizmeti sağlayarak (Angel Plan) doğum oranlarını artırmayı amaçlıyordu. Buna karşılık doğum oranlarında belli bir artış sağlansa da nüfus artış hızını yükseltmek için uygulanan politikalar, nüfus artış hızındaki düşüşe çok fazla engel olamamıştır. 2010 yılında ise ilk kez nüfus miktarı azalmaya başlamıştır. Günümüzde yaklaşık 128 milyon nüfusa sahip olan Japonya’nın, nüfus miktarının azalmaya devam ederek 2050 yılında 110 milyonun, 2100 yılında ise 85 milyonun altına düşeceği tahmin edilmektedir.
65 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfus içindeki payı; 1950 yılında %4,9 dolaylarında iken 2015 yılında %26,3’e çıkmış, 2050 yılında ise bu oranın %35,6’ya çıkacağı tahmin edilmektedir (Grafik 2.2). Ayrıca bu durumun dünyanın en fazla yaşlı nüfus oranına sahip ülkesi olan Japonya’da çeşitli sosyoekonomik sorunlara neden olacağı düşünülmektedir.
Farklı yıllarda Japonya’nın nüfus piramidinde yaşanan değişim.
Çin ve Hindistan
Çin ve Hindistan’ın uyguladığı nüfus politikaları, sadece bu ülkeleri değil tüm dünyayı ilgilendirmekte ve etkilemektedir. Çin’de uzun yıllar boyunca uygulanan nüfus artış hızını azaltıcı politikalar (1970-2015) sayesinde nüfus artış hızı önemli oranda azalmıştır (1970: ‰27, 2015: ‰5). Buna karşılık 2015 yılında başta yaşlı nüfus oranının artması gibi çeşitli gerekçeler gösterilerek bu nüfus politikasından vazgeçilmiştir. Hindistan’da ise yılardır nüfus artış hızını düşürmeye yönelik politikalar uygulanmasına rağmen nüfus artış hızında istenen düşüş gerçekleşmemiştir. Bunda ülkenin sahip olduğu siyasi ve kültürel yapının etkili olduğu söylenebilir. Dolayısıyla nüfus artış hızının düşürülememesi durumunda
(2017: ‰15) çok yakın bir gelecekte Hindistan’ın dünyanın en kalabalık ülkesi olarak Çin’in yerini alacağı tahmin edilmektedir.
Hızlı nüfus artışı, dünyanın birçok ülkesinde çeşitli problemlere (kaynakların tüketimi, çevre sorunları vb.) yol açmaktadır. Bu problemlerin çözümüne yönelik uygulanan nüfus politikaları sayesinde nüfus artış hızı düşürülmeye çalışılmaktadır. Diğer taraftan bazı ülkelerde de nüfus artış hızının çok düşük olması veya nüfusun artmaması, bu ülkelerin varlığına ve geleceğine yönelik tehditler konusunda ciddi sorunlar teşkil etmektedir. Kendini yenileyemeyen nüfus yapıları; nüfusun yaşlanması başta olmak üzere iş gücü açığı, savunma zafiyeti gibi birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla bu ülkelerin nüfus artış hızını yükseltmeye yönelik politikalar uyguladığını söylemek mümkündür. Ortaya çıkan bu tür sorunlardan dolayı dünyanın çeşitli ülkelerinde farklı nüfus politikaları uygulanmaktadır.
Yorum Yapılmamış