Dünya’nın Yakın Geleceğine Dair Öngörü Denemesi

24 Mayıs 2023

Dünya’nın Yakın Geleceğine Dair Öngörü Denemesi

21. yüzyılda insanlık, kapitalizmin geldiği seviye sayesinde, 100 yıl önce bir yılda öğrenilen bilgiyi şu an bir saniyenin yarısında elde ediyor. Dahası web’in varlığı, bilgi ve belgenin korkunç bir hızla yer değiştirmesini sağlıyor. Günümüzde artık ansiklopedilere gerek kalmadıysa da, Google çağında öğrenmeyi isteyen bireylerin bilgiye daha yoğun ve doğru biçimde ulaştığı düşünülüyor. Acaba gerçekten böyle mi? Kanımca emperyalizm – küresel tröstler para kazanmadığı hiçbir şeye bu kadar izin vermezler. O halde emperyal güçlerin neler yaptığına dair düşüncelerimizi tarihe not düşelim.

Teknoloji hayatın her yerine egemen hale getiriliyor. Böylece insani olan her şey bir darbe de buradan yiyor. Geçmişte dost meclisi meydana getirip hayat gailesinden azda olsa uzaklaşma amacıyla tüketilen alkol, yerini tamamen sentetik bazlı, halüsinasyon esaslı kimyevi ürünlere bırakıyor. İnsanlık bütünüyle Orwell’in 1984’ündeki gibi Big Brothers’ın* kontrolüne giriyor. ABD gizli servisinin gücüyle 2023 Haziran ayı itibarıyla uzaya 4400 uydu göndermeyi düşünen E. Musk adlı zat, bunlardan 2500’ünü yörüngeye yerleştirmeyi başardı bile. Şimdilik hiçbir sıkıntı yaşamayan bu girişim, tüm insanlığı kontrol altına almak için uydurulmuş büyük bir yalandan başka bir şey değildir. Şu an hayattaki kuşaklar ABD ve Musk işbirliğinin sonuçlarını ön sezebilecek yapıdadır. Ama inanın bir sonraki kuşak (bilgisayarın bütünüyle her şeyi şekillendirdiği dönemde) bugünkünden tamamen farklı ve Amerikan kölesi olacaktır. Musk’ın en büyük projesi “nörolink” insan beynine yerleştirilecek bir çip aracılığıyla bilgi dağarcığımızı inanılmaz genişleteceği iddia edilen bu proje, insanlığı esir alma yolunda gizli servisin en değerli işidir. Beş dili çiple öğreneceğim derken insanlık ailesinin büyük bölümünün zihin kontrolünü ABD komple ele geçirebilir. Dikkatle ele almak gerek…

İnternetin tek ve yegâne gücü Google artık bütün dünyayı yönetiyor. Büyük halk yığınları farkında değil ama bugün her şeyi şekillendiren Google’nin yapay zekâ modülleri. 1996’da internetin ortaya çıkışından bir yıl sonra (1997) bilgisayar kullanmaya başlayan biri olarak son 25 yıldır web’de yaşanan değişimim akıl almadığını bizzat yaşadım. Her şeyi belirlemek, şekillendirmek, yön vermenin dışında artık Google yaşamı da biçimlendiriyor. Yapay zekâ teknolojisinin geldiği nokta sayesinde örneğin şunu yaşıyor ama farkına varmıyor veya önemsemiyorsunuz. “Bir arkadaşınızla giydiği kıyafetin ne kadar güzel olduğundan bahsediyorsunuz. Birkaç dakika sonra cep telefonunuzdan Google’ının instagramına girdiğinizde hemen önünüze o kıyafetin satıldığı yerin sitesi ve reklamı çıkıyor. Seçimde sürekli size oy vermeniz istenen aday gösteriliyor. Acıktığınızda yapay zekâ ‘o günkü ruh halimiz ve çevresel koşulları’ ele alarak isteyeceğiniz yemeğin ne olacağını tespit ediyor ve sürekli bu yemeklerin satıldığı lokantaların reklamı beyninizde dönmeye başlıyor.” Açık ve sublimanal mesajlar yoluyla duygular, düşünceler, istemler açıkçası her şey büyük bir sistemin kontrolü altında… Bakın bu henüz tüm insanlar için % 100 etkili değil. Ama tamamen etkilenmeyen insan yok. İnsanlar genetik ve kültürel özelliklerine göre “big brothers” tarafından kolayca “el kuklası” haline getiriliyor.

Yapay zekâ ve para hareketlerinin geldiği nokta ortada. Hele ki korona salgınından sonra insanlık, tamamen “uzaktan işbölümü” olarak adlandırabileceğimiz bir sürece girdi. Her şey uzaktan gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla alışveriş, ticaret, ödeme ve havale gibi durumlar bütünüyle sanal ortama taşındı. Temassız kredi kartları ileride merkezileşerek tek bir nüfus kartı üzerinden tüm bankacılık ve para işlemlerinin yapıldığı temassız bir sisteme dönüşecek. Muhtemelen biz hayattayken buna tanık olacağız.

Tıpta yaşanan gelişmeler Sanayi Devrimi döneminde Louis Pastör ile isimleşmişti. Bugün tıp binlerce hastalıkla mücadele eden on binlerce yöntem ve ilaçla somutlanıyor. Günümüzde estetik çılgınlığı inanılmaz bir noktaya vardı. Yakındoğu ülkeleri arasında bulunan ülkemizde, farklı cinse ve ırki kökene sahip yüzbinlerce insan her gün yeni ve gelişen yöntemlerle estetik ameliyat oluyor. Yakındoğu halklarının bir bölümünde dışa kapalı aile yapısının yaygın olması nedeniyle, burun çarpıklıkları sıklıkla görülüyor. Dolayısıyla İran ve Türkiye’de burun estetiği oranı neredeyse ‰ 10’un üzerinde. Dünyanın en iyi burun estetiği doktorları İran’da yaşıyor. Bunu neden anlattım? Çünkü çok yakın gelecekte masraflı estetik ameliyatları yerini evlilik aşamasında kadın ve erkeğin genetik taramadan geçerek dünyaya getirecekleri çocuğun fiziksel yapısını belirleyecekleri yani “tipini” belirleyecekleri bir dönem başlayacak. Böylece ebeveynler dünyaya getirecekleri bireylerin “boy, kilo, görünüş, zekâ ve kronik hastalık” gibi özellikleri ile doğumdan önce savaşmış olacaklar. Bu durum zamanla toplumların daha da güzelleşmesini, zekâ ve fiziki olarak harika kitlelerin ortaya çıkmasını sağlayacaktır.

Bu yazıyı yazarken öğrendiğim, İngiltere’de yaşanan olay şok edici. Kadının birisi hamile, ancak bunu bilmiyor. 15 gün boyunca cep telefonundan sürekli hamilelik eşyaları, doğum sonrası araçları, yeni doğmuş bebek reklamlarıyla taciz ediliyor. Derken kadın şüphelenip gebelik testi yapıyor ve hamile olduğunu anlıyor. Yani yapay zekâ ve Google muhtemelen cep telefonları aracılığıyla dinlemenin ötesinde kalp atışı, tansiyon, nabız gibi verileri de algılayarak olası müşterileri belirleyerek, onlara dönük çalışmalar yürütüyor. Arkadaşlar yapay zekânın geldiği nokta budur. Kabul edelim etmeyelim dünya bu noktaya ulaşmıştır. Bizim gibi geri kalmış sömürge ülkeler, emperyalizmin bu oyunlarını can yakacak biçimde görüyoruz.

Tarım şu anda korkunç bir değişim içinde… Fakat genetik biliminde yaşanacak devrimler tarımın daha da inanılmaz başarılar kazanmasını sağlayacaktır. Basit bir örnekle açıklayayım. Yaşım 43, doğma büyüme Ankara’lıyım. 30 yıl önce kış aylarında hiç çilek yemedik. Avokado, mango veya ejder meyvesi günümüze çok yakın dönemde ortaya çıktı. Ama asıl olay; mesela bu sene Aralık ayında mahalle marketinden Türkiye’de yetiştirilmiş inanılmaz güzel ve iri, aromalı çilekleri rahatlıkla satın alarak tüketme olanağı bulmamızdı. Bu durum çileğin genetik yapısına yapılan müdahalenin bir sonucudur. Bahsettiğim değişim ve gelişim tüm tarım ürünleri için söz konusudur. GDO (genetiği değiştirilmiş organizma)olarak anılan bu olay tarımın her alanına sirayet etmiştir. Üretim ve verimlilik, birim alandan alınan ürün miktarı kat be kat artmıştır. Mahsulün boyutları oldukça büyümüştür. Yakın gelecekte ise çiftçi üretmek istediği ürünün vasıflarını belirleyecek, daha sonra anlaştığı bir firma bu ürünün tohumlarını ona teslim edilecektir. Bu tahminde yeni ve şaşırtıcı bir şey yok. Zaten şu anda da neredeyse tarımsal üretim böyle ama ileride toprak, iklim, su kaynakları ve topraktaki gübre ihtiyacı ele alınarak ürünler en yüksek verimlilikle üretilecek, bunun sonucunda da mevsiminde olmayan ürünler de bile neredeyse sıfır aroma ve lezzet kaybı yaşanacaktır.

Hayvancılık ise bitkilerde gerçekleştirildiği kadar hızlı ve büyük çapta değişimlerin yaşadığı bir alan olmasa da çok yakın gelecekte hayvancılığın bütünüyle kabuk değiştireceğini söylemek yanlış olmaz. Çünkü yalnız ahır hayvancılığı için gerçekleştirilen genetik düzeltmeler mera hayvanları için de yaygın ve daha ciddi boyutlara ulaşacaktır. Bu sayede dev boyutlu koyun ve keçilerin otladığı birkaç metre boyutunda doğala benzer otlaklar göreceğiz. Ahır hayvancılığında zaten genetik ve ıslah çalışmaları inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Yıllık süt üretimin 10.000 litreyi aştığı Holştayn (günlük 35 litre) türünde sığırlar yakın gelecekte hem daha faza süt verecek hem de et üretiminin boyutunu birkaç kat artıracaktır. Burada büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın en büyük meselesi, “yapay et üretiminin” çok yakın zamanda başlayacak olmasıdır. Yapay et ve süt üretimi ahır hayvancılığını bir süre duraklatsa da, ortadan kalkacağını düşünmemekle beraber ciddi anlamda değişeceğini anlıyorum. Bu halde yakın gelecekte hayvancılığın her iki türünde de (mera – ahır) et / süt üretimi inanılmaz bir seviyeye ulaşacaktır. Bu kadar büyük artışa rağmen ürünlerde lezzet, aroma ve yağ kaybı söz konusu olmayacak, halkın damak tadına göre ürünler değişim gösterecektir. Tarımda ürün çeşitliliği, üretim miktarı, ürün kalitesi inanılmaz bir noktaya varsa da dünyadaki açlık ve eşitsiz gelişim varlığına devam edecektir. Et üretimi, “yapay et üretimi” ile sonsuz boyutta artırılabilir hale gelirken, bundan birkaç büyük şirket para kazanmaya devam edecek.

Dünyada yaşanacak bütün bu olumlu değişimlere rağmen Afrika, Hindistan, Güneydoğu Asya ve daha pek çok yerde açlık sorunu giderilemeyecektir. Dünyanın tümünde ücretsiz ve sınırsız yüksek hızda internet erişimi söz konusu olacak, ama emperyalizm yani dev şirketler bunu insanlık ailesini ve muhalefeti kontrol altında tutabilmek amacıyla “gökyüzündeki karakol” haline getirecektir. Tıptaki gelişim estetik açıdan çok güzel, zeki ve uzun boylu bireylerden meydana gelen toplumlar yaratacak, ama bireyler merkezi bir yapay zekânın elinde oynayan parmak kuklalarına dönüşecektir. Ortalama yaşam süresi artmaya devam ederek 100 yılı geçecektir. Bu durum çeşitli hayvanlarda gerçekleştirilen organ yetiştirme çalışmaları ile söz konusu olacaktır. İnsanoğlu yaşam ömrünü artırmaya devam etse de gençlik süresinin uzatılamaması insanlığın en büyük sorunu olarak kalmaya devam edecektir. Kapitalizmin doğal bir sonucu olan para getiren alanların inanılmaz bir boyut ile büyümesi devam edecektir. Bu durum kadınların estetik görünme ihtiyacının bir sonucu olan makyaj ve kozmetik ürünlerinde, artarak yaşanmaya devam edecek. Benzer şekilde erkeklerdeki cinsellik talebi tıbbı ve gayrı tıbbi metotlarla ciddi anlamda değişecektir.
Yazıda iddia edilen tahminler mutlak olarak olması beklenenler değil, sosyalist bir coğrafya öğretmeninin gelecek tahminidir. Çağımızda insanoğlunun başarabildikleri ortadadır. Uzaya turist gönderen, güneş ışığıyla yol kat eden, bir başaktan onlarca buğday tanesi alabilen bizler “eşit, özgür, kardeşçe” yaşamayı başaramadık. İnsanoğlunun en büyük felaketleri ve acılarının sebebi temelde üleşememe (paylaşamama) antagonizmasıdır. Biz ne yapmış olursak olalım felaketimiz yalnızca ülkelerin, şirketlerin, kişilerin her şeye sahip olma hırsından kaynaklanacaktır…

*Yapay zekâ ilk kez George Orwell tarafından 1984 romanında “big brothers” olarak adlandırıldığı için yazıda yapay zekâ, big brothers olarak adlandırılmıştır.

Bir yorum

  • Ali Ekber Gülersoy 29 Mayıs 2023, 3:11 am

    Yazınız bilgilendirici ve cesaret verici. Bununla birlikte atıflar yaparak zenginleştirmeniz yerinde olacaktır. Bilim ve gönül rehberimiz olsun…
    Prof.Dr. Ali Ekber Gülersoy

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir